Bilgisayar oyunlarında hatırı sayılır yer kaplayan bir oyun türüdür FPS. Aksiyona, heyecana ve korkuya doyduğumuz oyunlardır. Hayatımızın bir döneminde mutlaka oynamışızdır. Eskiler doom ile gördüler bu türü ve yıllarca "doom gibi" diye anıldı bu tür.
Peki bu oyunların bir benzeri de neden meşe ya da gazoz kapağı olmasın? Aslında tamamen aynı mantık ile kurgulanmış fakat daha insancıl oyunlardı. Kabul; birbirimizin peşinden koşup taş atsaydık tam olacaktı aslında ama o zamanlar bu kadar şiddet yoktu hayatımızda. Aklımıza bile gelmezdi böyle şeyler. Birbirimizin meşelerini, gazoz kapaklarını üterek gideriyorduk açlığımızı.
Headshot; tabi ki "baş"tı. Bir anda rakiplerimizi ekarte ediveriyorduk bu atışla. Elbette bu headshot'ları yapacağımız silahlarımız da çok önemli idi. "Eldelikler" işte burada devreye giriyordu. Kimimiz bir büyük boy olan meşesini bıkmadan, üşenmeden toprağa sürter, aşınmış bir hal almasını sağlar ve bunun elimizden kaymasını engellediğini iddia ederdik büyük bir ciddiyetle. Kimimiz ise dobişko adlı büyük meşeleri kullanırdı, ne kadar büyük o kadar iyi mantığıyla. (Ben aşındırma ekolundenimdir.)
Aynı şeyler gazoz kapağı için de geçerli. Düzgün bir kare haline getirmek için çok uğraşırdık elimizdeki mermeri. Bir de bu mermerin attığımız zaman kırılması vardı ki o konu sadece rpg türündeki durability kavramı ile açıklanabilir ancak.
Hala biraz meşem var, hala oynayacak birileri olduğunda aynı zevkle oynamaya devam ediyorum. Fakat nedense artık FPS oynayamıyorum pek fazla, sıkılıyorum. Sanırım eski oyun arkadaşlarını bulmanın zorluğundan kaynaklanıyor biraz da....
0 Yorum:
Yorum Gönder
Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek.